Yerli ve milli savunma sanayiinin sadece ülkemiz için değil küresel anlamda en değerli unsurlarından biri hiç şüphesiz İHA ve SİHA’lar… Söz konusu platformlarda bugün gelinen nokta da elbette kolay olmadı. Özellikle de bazı alanlarda…
‘Made in Türkiye’ imzalı S/İHA’larda yıllardır süregelen konulardan biri de bu platformlara takılan ve ‘kamera’ diye bilinse de aslında görüntüleme, lazerle işaretleme, hedef takibi yapabilen keşif-gözetleme elektro-optiği meselesiydi.
Hatırlanacağı üzere ilk dönemlerde Kanadalı bir şirketle yol alındı. Ancak Suriye’ye yönelik harekatların ardından Kanada Hükümeti söz konusu şirkete ambargo uygulaması konusunda baskı yapmış ve sonuç almıştı.
BAYKAR TESİSLERİNDE KRİTİK TEST
Milli Savunma Bakanlığı ihtiyaçları doğrultusunda Savunma Sanayii Başkanlığı koordinesinde yürütülen kritik başlıklardan biri de yerli/milli imkanlarla S/İHA’ların ‘gözü’ denilebilecek bu sistemi üretmek olmuştu. Bu süreci detaylıca anlatacağız ama önce bugün gelinen noktayı göstermesi açısından kısa bir parantez açalım.
ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı ve “BAYKAR tesislerinde bizim yeni kameramızın uçuş testleri oldu. Muadilleriyle beraber uçuruldu. Testi yapan otorite BAYKAR ‘Bu artık dünyanın en iyi kamerasıdır’ diye bize raporladı. 80 kilometrelerde tank gören, 20 kilometrelerde bunu işaretleyebilen, siste görme özelliği olan, yapay zekaya sahip bir sistem” bilgisini paylaştı.
AMBARGODAN SONRA ‘ZORUNLULUK’ HALİNE GELDİ
Savunma Sanayii Araştırmacısı Kadir Doğan, şirketin bugün ortaya koyduğu başarının son derece değerli olduğunun ancak tüm bunların ‘bir anda’ gerçekleşmediğinin altını çiziyor.
İlk olarak 2017 yılında CATS isimli bir keşif gözetleme elektro-optiği çalışıldığını hatırlatıyor Doğan. Ancak projede bazı alt sistemlerinde temin edilememesi ve kimi teknik zorluklar nedeniyle gecikmeler yaşandığını kaydediyor.
Bu noktada Kanada’dan ambargo yendiğini ve haliyle CATS’in kullanımının bir zorunluluk haline geldiğini sözlerine ekliyor ve “CATS ilk üretildiğinde Kanadalı rakibinin performansını doğal olarak sergileyemedi ancak geliştirme faaliyetleri devam etti. Zaten bu gibi teknolojiler çok kısa sürede geliştirilebilecek durumda değil. Kanadalı rakip şirket çok uzun yıllardır bu alanda çalışırken Türkiye bu konuda çok daha yakın bir geçmişte çalışmalara başladı” bilgisini paylaşıyor.
“EKRANA YANSIYAN GÖRÜNTÜ DÜNYAYA BİR MESAJDI”
CATS’in sahada kullanımı, burada elde edilen tecrübeler, bizzat kullanıcılardan gelen geri dönüşler Türk mühendisler için yeni bir yol da açtı. Bu noktada 2020 itibariyle ASELSAN ASELFLIR 500’ün tasarım çalışmaları başladı.
“Performansı CATS’den daha yüksek, onun kimi alanlardaki eksikliklerini gidebilecek bir iş için kollar sınandı. Haliyle CATS sürecinde elde edilen tecrübeler de ASELFLIR projesinde büyük bir fark yarattı. ASELFILR 500 bu nedenle çok daha hızlı bir şekilde geliştirildi” diyor Doğan ve şöyle devam ediyor:
“Geçtiğimiz yıl düzenlenen ve dünyanın bu alandaki en büyük organizasyonlarından biri olan IDEF’23’ü hatırlayalım…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ASELFLIR 500’ün maketi verilirken arka planda Kanadalı mx15 ve ASELFLIR 500’ün test görüntüleri de ekrana yansıdı. Her iki kameranın da 50 kilometre mesafeden aldığı görüntüler paylaşıldı. Ve ASELFLIR 500’ün Kanadalı rakibinden uzun menzilde daha iyi bir görüntüleme performansı sağladığı net bir şekilde ortaya konuldu.
Burada bir parantez açalım… ASELFLIR 500’de çok daha gelişmiş sensörlerin azami yerlilik ile kullanılması da oldukça etkili bir durum. Ayrıca yine CATS’den farklı olarak ASELFLIR 500’de lazer işaretleme performansı da iyileştirildi. CATS’e kıyasla çok daha uzun menzilde lazer işaretleme yapabilir bir kabiliyete erişildi. Bu işaretleme menzilinin artması hedeflerin daha uzun menzillerde angaje olması anlamına geliyor ki bu da entegre edilen platforma ciddi bir avantaj sağlıyor.
Bununla birlikte ASELFLIR 500’ün bir diğer özelliği ise stabilizasyon performansı. CATS’den farklı olarak kullanılan stabilizasyon elemanları ve mekanik yapılar çok daha ileri bir seviyeye taşındı. Bu da uzun menzilde doğru ve hassas bir şekilde işaretleme yapılmasına olanak sağladı.”
ANKARA ‘GELİŞTİRİLMESİ ÇOK ZOR BİR TEKNOLOJİYİ’ KAZANDI
Kadir Doğan, ASELFLIR 500’ü anlatırken bu ürünle Türkiye’nin söz konusu alanda ulaştığı teknik kabiliyetin de dünyaya gösterildiğine işaret ediyor. Kaldı ki tüm bunların çeşitli ambargolar varken yapıldığı düşünüldüğünde aslıda Ankara’nın bu sistemlerle dünyaya bir cevap verdiğine dikkat çekiyor.
Bu gibi yüksek teknoloji ürünlerin geliştirilmesinin oldukça zor olduğuna işaret ediyor Doğan. Böylesine bir sistem ortaya koymanın farklı üst düzey teknolojileri de kazanma anlamına geldiğini söylüyor.
Performansı böylesine yüksek bir ürünün çok ciddi ihracat potansiyeli de taşıdığının altını çiziyor ve “Bu noktada kritik olan husus; ASELFLIR 500’ün yüksek adetlerde üretildiği sürece ihracat potansiyeline sahip olması. Optik sistemlerin en temel zorluğu çok hassas yapılar olması. Bu sistemler bir seri üretim mantığı ile değil de el işçiliğiyle üretiliyor. Bu nedenle genellikle bir sistemin üretilmesi bile haftalar hatta aylar alabiliyor. Bu da üretim kapasitesinin artırılmasının ne kadar zor olduğu anlamına geliyor. ASELFLIR 500 yüksek adetlerde üretilir ve sahada başarılarını perçinlerse dünyada bu alanda en çok kullanılan optik sistemlerin başında gelme potansiyeli taşıyor” diyerek sözlerini tamamlıyor.