Belki defalarca okuduğunuz romana farklı gözlerle bakmaya hazır mısınız? Tolstoy ‘un en gizemli eserlerinden biri olarak kabul edilen hâlâ incelenen ve tartışılan Anna Karenina Anna Karenina gerçek hayattan mı esinlendi?
Vronski’nin prototipi kimdi? Levin, Tolstoy’un kendisi mi? Bunun gibi birçok soru, büyük olasılıkla tam anlamıyla hiçbir zaman yanıtlanmayacak…
Tolstoy araştırmacısı ve Anna Karenina hayranı Pavel Basinski, yazarın kişisel deneyimlerini, dönemin yasalarını ve yazarın çevresinin mektuplarını, günümüz yorumlarıyla bir araya getirerek bu şaşırtıcı, zaman zaman rahatsız edici ve kuşkusuz trajik hikayeye yeni bir bakış açısı sunuyor.
Tolstoy’un “Mürekkep hokkasının içine vücudundan etler bırakarak” yazdığını söylediği ölümsüz romanı Anna Karenina… Roman sanatına dair ders niteliğindeki işlenişi, içerdiği zenginlik, estetik değerinin yüksekliği ile güzelliğin simgesi Anna Karenina…
İnsan dehasının incelikli örneği olan roman
Doğa, toplum, insan tasvirleriyle Tolstoy’un dehasının incelikli bir örneği olan roman, gücünü, insanın temel sorularından alır: İnsan ne için yaşar? İyi, kitapta okunacak kadar yüzeyde mi, hisle bulunacak kadar derinde midir?
İkiyüzlü bir toplumda erdem nerededir? Sadakati belirleyen nedir? Mutlu olmak mümkün müdür? Aşk, ele geçirdiği varlığa göre mi biçim alır, yoksa aşkın o varlığı değiştiren bir gücü mü vardır?
Usta yazar bu romanı yazarken saatlerce odasına kapanır ve öyle yazardı. Öyle ki hizmetçisine zorunlu bir neden olmadıkça kendisini rahatsız etmemesini söylerdi. Hizmetçi de Tolstoy’un yemeğini kapıya bıraktıktan sonra kapıya bir defa vurur ve giderdi.
Sayfa: 368
“Anna Karanine öldü”
Sürekli böyle devam eden hizmetçi aradan birkaç gün geçtikten sonra yemeğin yenilmediğini görür. Bunun üzerine kapıya vurur ama içeriden en ufak bir ses dahi yoktur. Telaşlanan hizmetçi komşulara, yakın arkadaşlara verir ve hemen gelip yardım etmelerini isteyince gerçek ortaya çıkar.
Eve gelenler kapıyı açarlar ve büyük yazarı cenin pozisyonunda yerde yatarak ağladığını görünce büyük bir şaşkınlık yaşarlar. Neden böyle ağladığına anlam veremeyenler Tolstoy’a bunun sebebini sorunca ünlü yazarın ağzından şu sözler dökülür:
“Anna Karenina öldü.”
Gerçek duygularla yazmak
Tolstoy’un yaşadığı bu durum bir yazarın gerçek duygularından ibarettir. Çünkü gerçek hislerle yazılan ve yazarın bizzat yaşayarak yazdığı Anna Karenina dünya edebiyatının tartışmasız baş eserlerinden biri olmaya her zaman adaydır. Anna Karenina, tüm dünyada roman denince ilk akla gelen iki-üç kitaptan biri.
Tolstoy’un eşsiz bir gözlem gücüyle Moskova ve Petersburg soylu yaşamına odaklandığı eser, 19. yüzyıl Rusya gerçekliği ve önemli toplumsal sentezlerle örülü.
Aynı zamanda aşka ve ilişkilere dair yazılmış belki de en başarılı roman olan Anna Karenina’da Tolstoy, zengin karakter ağıyla dönemin insan haritasını çıkarıyor.
sayfası için iletişim: