Yazısında Türkiye’nin soğuk savaş sonrası dönemde ortaya çıkan bölge ve dünya resmini doğru bir biçimde okuyup yorumlayamadığını görüşünü savunan Prof. Dr. Kemal Üçüncü, “Bu anlamda yeni bir politik ve askeri stratejiye ihtiyacı aşikârdır. Türkiye’nin jeopolitik konumu onu Atlantik bloğunun hedef ülkesi haline getirmiştir. Bu açıktır. Birtakım ahmakların zannettiği gibi sizin süzülüp büzülmenizle ona buna yalakalık yapmanızla bu gerçeği değiştiremezsiniz.” satırlarına yer verdi.
Prof. Dr. Kemal Üçüncü’nün yazısı şöyle:
Çeşitli medya organlarından ; “Hakkari Dağ Komando Tugayı sorumluluk sahası içerisindeki Hakurk üs bölgesine terör örgütünce yapılan saldırıda 12 askerimiz şehit oldu. Çatışmada 13 terörist öldürüldü, kanları yerde kalmadı” vb mealinde bir açıklamayı okuduk.
12 askerimiz toprağa düşer de kanları nasıl yerde kalmaz onu da anlamış değilim.13 teröristin itlaf edilmesi kanı yerde kalmamasının delili midir?
Değerli yurttaşlarım,
Ey Türk milleti, bugün sizinle apaçık hasbihal edeceğim, konuşacağım.
Öncelikle en önemli hususu vurgulayarak başlayalım.
Türkiye’ye 40 yıldır saldıran Kürtçü terör örgütü bir paravandır. Hiçbir şekilde Kürtlerimizi temsil etmez. PKK, YPG, SDG bin bir surat bukalemun örgütünü ABD ve NATO “sahadaki kara gücümüz “ olarak niteler. Yani ABD ve NATO’nun kara gücü PKK bizim düşmanımızdır. Dolayısıyla ABD ve NATO bu tabloda bizim düşmanımızdır. Onlarla savaşıyoruz. NATO ve ABD izin vermeden PKK Türkiye’ye saldıramaz. Her aşamasından haberdardırlar.
NATO’DA KALARAK TÜRKİYE’Yİ SAVUNAMAYIZ
Bu meseleyi TBMM siyasi partileri, medya ve aydınlarından pek duyamazsınız. Çünkü tamamı NATO’cu ve Atlantikçidir.
Bu şekliyle NATO’da kalarak Türkiye’yi savunamayız.
Türkler kendinizi savunun.
Beylik evladınız köle, gelinlik kızınız cariye olmasın diye Bilge Kağan yüzyıllar ötesinden sesleniyor. Bu ataletle Durmuş Hocaoğlu Bey’in (2023 Senesinde Türkiye Mevcut Olmayabilir) mülakatındaki kehanetine Allah korusun! yol vermiş olursunuz.
Siyasilerimiz ve eli çubuklu uzmanlarımıza göre (çıbığına lüleyim türküsünü hep hatırlıyorum görünce) kaynağı meçhul bir terör saldırısıyla karşı karşıyayız. Bu kadar işi PKK yapıyor. Buna inanmamızı bekliyorlar.
Bu yok sayma ve yanılsama teröre karşı nitelikli bir askeri siyasi ve diplomatik mücadele stratejisinin üretilmesini engelliyor. TBMM kararıyla bütün dünyaya “ bu meselede karşımıza çıkacak bütün terör destekçisi devletlerle sonuna kadar savaşacağımızı ilan etmemiz gerekir.”
DÜŞMANI AÇIKÇA TARİF ETMEMİZ GEREKİR
Sayın Cumhurbaşkanı en erken zamanda meclis içi ve dışı siyasi partilerin liderlerini toplayarak bir ortak mutabakatın zeminin oluşturmalıdır.
Düşmanı açıktan tarif etmemiz gerekir.
Bunun siyasi faturasını milletçe üslenmeye hazır olmalıyız.
Aydınlar ve siyasiler, bürokratlar milletimize somut gerçeği net bir biçimde izah etmeleri gerekir.
Türk devletinin elinde bu konuda yeteri kadar bilgi ve belge olduğundan kimsenin kuşkusu olmasın.
***
Soğuk savaş sonrası dönemde Afro Avrasya alanındaki güvenlik mimarisi temelden sarsılarak yeni dinamikler etrafında şekillenmeye başlamıştır. Soğuk savaş dönemindeki statüko Türkiye için büyük ölçüde öngörülebilir bir çerçeve sunuyordu. Oysaki soğuk savaş dönemi sonrasında Türkiye’nin her anlamda öncelikleri, etkileyen ve etkilenen dinamikleri değişmiştir. Bu yeni durumu öngören ve kuşatan bir Grand strateji maalesef ki üretilememiştir. Kör kasabalı ideolojilerle, mahfel dedikosunu veya Dışişleri bürokratlarının küçük sohbetlerini aşmayacak bir takım aktivitelerle bugüne gelinmiştir.
TÜRKLERİN TARİH İÇERİSİNDEKİ EN ÖNEMLİ BECERİSİ
Türk kültür ve medeniyeti kök değerler itibarıyla Avrasya eksenindeki 20 milyon kilometrekarelik coğrafyada şekillenmiştir. Varlık, bilgi, değer, insan, zaman ve mekan anlayışı kadim zamanlardan itibaren Batı dünyasından farklı olagelmiştir. Farklı kültür ve bilgi gelenekleri, birbirine eklemlenerek, dönüşerek kendi zihniyet dünyası içerisinde yorumlanarak yeniden üretilerek oluşur. Türklerin tarih içerisindeki en önemli becerisi bu sentez kabiliyetidir.
Modern dönemde bu hasleti kaybettik.
Düşünmeyi bilmiyoruz; olaylar, sorunlar, semptomlar, görünüşler, bulgular “Theoriya /Nazariye” bağlamına oturtulmazsa, tahlil edilemez. Nazar edeceksin, yüksek bir tepeden ormana bakacaksın, tek tek ağaçlardan ormana geleceksin. Nazar/teoriye yaslanarak attığın ağ bütün bu sorunları kapsayıp kucaklayacak bir imkan sunmalı.
Dezenformasyon bombardımanı altındayız.
Sorunlar karşısında, kişiler ve kurumlar düzeyinde çözümleme yapamıyoruz.
MEVCUT TABLOYU KİM TOPARLAR
Askeri, siyasi, bürokratik elitlerimiz uzunca bir süredir vasat ve vasat altı seviyede. Ülkemizin en büyük talihsizliği, kıramadığı kısırdöngü budur maalesef. Mevcut tabloyu bu kadroların toparlamasının imkan ve ihtimali yoktur, özellikle not edelim.
Bunlarla derdimize çare bulamazsınız.
Biz halen ezber, kes kopyala yapıştır ile kültüre ve beşeri dünyaya ait olgu ve durumlar üzerinde konuşabileceğimizi onlar hakkında önermelerde bulanabileceğimizi zannediyoruz.
Türkiye soğuk savaş sonrası dönemde ortaya çıkan bölge ve dünya resmini doğru bir biçimde okuyup yorumlayamamaktadır. Artık stratejik akıl üretememektedir. Bu anlamda yeni bir politik ve askeri stratejiye ihtiyacı aşikârdır. Türkiye’nin jeopolitik konumu onu Atlantik bloğunun hedef ülkesi haline getirmiştir. Bu açıktır. Birtakım ahmakların zannettiği gibi sizin süzülüp büzülmenizle ona buna yalakalık yapmanızla bu gerçeği değiştiremezsiniz.
Müttefiklerimizle yakın coğrafyamızda ve nüfuz alanlarımızda çelişkilerimiz var, bunu not edelim. Soğuk savaş sonrasında şekillenen yeni Avrupa güvenlik mimarisinde Türkiye’ye yönelik tehdit ve asimetrik tedhiş karşısında NATO maalesef makul, zevahiri kurtaracak bir desteği bile sunmaktan imtina etmiştir.
Bunun karşısında siz ancak kendi milli güç unsurlarınızı ve potansiyellerinizi etkin bir biçimde planlayarak bu stratejik manevra ve mücadelede yer alabilirisiniz.
ÇAY OCAĞINDAKİ GİBİ ÇIHIS EDERSEK
Milli güç unsurlarınızın envanterini imkan ve kabiliyetini bilmiyorsanız nasıl planlayacaksınız?
Türkiye Avrupa Birliği, Atlantik, Ortadoğu, İslam Dünyası, Türk Dünyası, Rusya ve Çin ile ilişkilerini mutlak anlamda birbiri yerine alternatif olarak sunmak doğru değildir. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin’in ABD ile AB ile olan ilişkilerine bakınız çelişki ve çatışmaları hep yönetebilir bir skalada tutmaktadırlar. İran’a bakınız. Büyük krizlerde nasıl bir politika takip ediyor? Kriz anlarında diplomasi dilinden sarfı nazar etmemeliyiz. Çay ocağındaki gibi çıhış edersek gereksiz yere hem mahcup oluruz hem de yok yere bedel öderiz, ciddiyetimiz, ağırlığımız ve caydırıcılığımız azalır.
Büyük ölçüde, tek özelliği porselen dişleri, parlak ceketi ve büyük telefonu olan kadrolarla bu siyasi partilerde umut yok. İsteyen istediği kadar darılsın , ülke meselesi söz konusudur ve bundan önemli hiçbir şey yoktur.
Ya devlet!, “huzurevi görüntüsü” veriyor. Onlarca kez yazdım, ciddi bölge araştırmaları yapan akademileriniz halen yoktur veya çok zayıf durumdadır. İlgi sahalarımızın ilişki ve çelişkilerine hakim değiliz. Bu iş bir ehliyet ve liyakat işidir.
Gülümseyerek büyük taşlı yüzük takarak, güveç, haşlama yiyerek, dürüm kollayarak şakalaşarak, tokalaşarak ölçüsüz bir tabasbusla bu tablonun üstesinden gelinemez.
***
Kimse kendisini aldatmasın. Amerika’nın Avrasya’ya yönelik talepleri çoğu kere Kıta Avrupa’sı ile de çelişmektedir. Ama görünürde her şey gayet cicidir. Diplomasi ve siyaset bunun için vardır. Türkiye stratejik perspektifini kendi kültür havzası ekseninde inşa ederek Batı dünyası ile geniş ve etkin bir işbirliği ağı kurabilir. Rusya ile de ilişkilerini derinleştirebilir. Atlantik ile de Hazar ve Orta Asya alanında işbirliği yapabilir. Burada kesişen ve çelişen alanları doğru tespit etmek gerekir.
BLACKJACK ANAYASASI
Kendi kültür havzasında etkin bir Türkiye Batı ve dünya nezdinde daha saygın bir konuma yükselir.
Peki bu çerçeveyi kim çizecek?
Atatürk’ün partisi köleci neoliberalizmi, çok kültürcülüğü savunuyor. İlk ve ikinci genel başkanın icraatlarını sorguluyor, blackjack (21) anayasası peşindeler. Seçmeni de pek yadırgamıyor artık
Devlet yöneten parti Şeyh Said Bulvarıyla övünüyor, ortağından bu yüzden ağır bir ikaz alıyor.
Türk milliyetçileri 3 parti. Bana göre üçündeki politik kadroları toplasanız da bahsettiğim perspektifin içini dolduramazsınız. Oysa bu denli birikimli insanların bulunduğu bu sosyoloji kendi geleneklerinin aydınları ve metinlerine neden alabildiğine yabancılar?
MHP ve İYİP neoliberal ,Zafer Partisi kamucu, planlı ekonomiden yana, hakkını yemeyelim stratejik tehditlere cepheden karşı çıkan tek parti ama Atlantik ilişkilerini bozmanın Türkiye’ye zarar vereceğini , NATO’da bulunmak bizi NATO’dan gelecek saldırılara karşı koruyor anlayışındalar.
BÖYLE TERÖRLE MÜCADELE EDEMEZSİNİZ
Öncelikle Türkiye’yi bu girdaptan kurtaracak milli bilgiyi acele etmeden inşa etmemiz gerekir. Kaçan ve göçen bir şey yoktur. Teori ve bilgiye bağlı olarak siyasi pratik şeması oluşturulmalıdır. Bireysel ve toplumsal özgürlüklerin gerçekleşme alanı olarak egemen devlet çerçevesine karşı terör saldırılarına yaklaşımı anlamak için Menemen İsyanı başladığındaki genç cumhuriyetin tavrını örnek alabilirisiniz.
Terör örgütü şefi Şeyh Said’in ismini bulvarlara verdiğiniz, yasalara aykırı olarak adına dernek kurulmasına izin verdiğiniz için övünerek terörle mücadele edemezsiniz.
Sayın Bahçeli bunu çok net ifade etti lakin yetkililerin duyup duymadığından emin değilim.
TÜRK NÜFUSU KARŞISINDA YÜKSELTİLEN GAYRI TÜRK NÜFUS
Bu kadar sığınmacıyla güvenlik sağlayamayız,
Bilmeden, anlamadan cesaret verirsiniz.
İçimizde harekete geçmemiş paramiliter büyük bir potansiyel var. Türk nüfusu karşısında gayrı Türk nüfusun potansiyelinin bu denli yükseltmenin siyasi bir hedefi vardır. Kimse aklımızla alay etmesin.
Türk, kendini savun!
Bu şekilde demografik kompozisyonu değiştirerek Türk milletine hamle planlayan dış güçler yanlış hesap yapıyorlar, onları ikaz ediyoruz.
Türk milleti yine kendini savunur da çok yer eşmek gerekir, zaman uzar.
BUNUN İÇİN HEPİMİZİ ÖLDÜRMENİZ LAZIM
Bunu anlamak için çok büyük âlim olmaya gerek yok. Tarihe bakmak yeter.
Burada Anadolu Mezopotamya gayri Türk Kenef Federasyonu kurdurmayacağız.
Bunun için hepimizi öldürmeniz gerekiyor.
TSK ve akademik kurumları süratle asli hüviyetine kavuşturulmalıdır. Paralı ve 12 ay altı askerliğe son verilmelidir. TSK bir devrim yapmış Millet ordusudur, kurucu ideolojisi vardır, lejyon değildir.
Bunu komuta kademesi bilmiyorsa orada ne işi var?
Profesyonel ordu emperyal ülkelere özgüdür. Milli ordularda profesyonel kadrolar olur ama ana yapı millete dayanır.
ARABİZM SOSUNA BULANMIŞ BİR SELEFİ ÖZENİŞ
Bütün dünyada dindarlar aynı zamanda o ülkenin milliyetçileridir. Arabizm sosuna bulanmış bir selefi özeniş çağla el sıkışmamıza engeldir. Yeni bir Ortaçağ özlemiyle dünyanın taşrasına savruluruz. PISA testleri cemaat ve tarikatlarla yapılan eğitimin neticesini gösteriyor. Bu eğitim sitemiyle milli beka sağlanamaz. 800 yıllık üniversite geçmişi olan 450 milyon nüfusu olan Avrupa’da 15 milyon üniversite öğrencesiyle 300 kişiden biri üniversiteye erişirken bizde 85 milyon nüfus 7,5 milyon üniversite öğrencisiyle 12 kişiden biri üniversiteye erişiyor. Bu bir felakettir. Bütün Avrupa kıtasından fazla Tıp, Ziraat ve Veteriner fakültemiz var sonu ortada. Almanya’nın 4 katı hukuk fakültemiz var sonuç ortada.
Devlet ve Tanrı bizim siyasal geleneğimizde ortak kabul etmez.
Ya vardır ya yoktur. Modern hukuk devleti teorisinde yasalara ve hukuka bağlı şiddet kullanma tekelini biz bu yüzden devlete veririz. Devleti temsil eden zevatın NATO askeri komite toplantısında Fadime Abula gibi elleri dizlerinde oturmayıp Kurtlar Vadisinde Ziya Bey’in Karahanlı ve Kılıç’a söylediği gibi “ben uyumuyorsam bu akşam kimse uyuyamaz” diyebilmesi lazım. Bu terör sizi de vurabilir mesajı bile yeter. Canları bizden daha kıymetlidir!
**
Türkiye’nin sorunlarının çözümü vardır. Genç ve nitelikli insan gücü, dışlanmış liyakatli kadroları vardır.
Sadece bir tanesini söyleyeyim. Yıllık 50 milyar doları aşan imar rantını –ince gözlüklü belediye yerel siyasetinin elinden alıp- hazine içine alırsak bütçe açığını kapatırız , tüm çiftçilere bedava mazot ve gübre verebiliriz maliyet çok düşer, halleri de düzenlersek ucuz ve sağlıklı gıdaya erişiriz. Bütün dünyada dolar bazında gıda fiyatları düşerken tarım ülkesi Türkiye’deki artış akılla izah edilemez. Memur, işçi ve emeklilere insan gibi yaşayacak bir refah düzeyi sağlarız.
DOĞAN AVCIOĞLU NE DEDİ
Bu köleci neoliberal talancı sistemde ne güvenliğimizi sağlayabiliriz ne de kalkınabiliriz.
Doğan Avcıoğlu 1960’larda söyledi nerede belediyeleri şirketle yöneten solcular?
GSMH’nın %15 kısmını her yıl üretime ve yatırıma aktaramazsak milleti kandırmayın diyor Doğan Bey.
Agah Oktay Güner 1970’lerde benzer şeyleri tekrar etti. İkisi de Sorbon’lu farklı geleneklerden gelen aynı noktada buluşan milli değerler.
Çağrılarına biz sahip çıktık.
Doğan Bey kadar değil GSMH’nın %10’luk kısmını katma değeri yüksek üretime aktaracağız. Yıllık 120 milyar dolar 2022 GSMH’sına göre bu rakam.10 yılda 1trilyon 200 milyon dolar yatırım milli geliri katlar. İşsizliği bitirir.
Bizi 12 Eylül darbesiyle bizi neoliberal piyasacı sisteme geçiren müesses dünya nizamı rahatsız olur bundan. Arkasına büyük bir siyasi irade koyarsak hepsini aşarız. Var mısınız?
ÇAĞRI YAPIYORUM
Yalana teslim olmayın. Kendinizi ve çevrenizi boş yalanlarla kandırmayın.
Buradan bir çağrı yapıyorum
Türk milliyetçileri ve Atatürkçülerin kamucu, halkçı, planlı, üreten ve adil şekilde paylaşan bir ekonomi politik temelinde Cumhuriyet, anayasal rejim ve Atatürk ilkeleri çerçevesinde bir siyasi eksende buluşmaları tek seçenektir. CHP,İYİP ve diğer Neoliberalizmlerden, tek kelime neoliberalizm ve emperyalizm eleştirisi yapmadan 3.yol dürümüne ulaşılamaz. Böyle bir “özü başınalık” arayışı, boş bir söhbettir. Belə bir söhbətin heç bir əsası yoxdur. Düz danışmaq lazımdır.
Yapamıyorsanız, zemini hazırlayın , yol açarak tarihe geçin. Yarına sesinizin yankısı kalsın.
Bilgi, hüner ve erdem “biz bağımsız ve bağlantısız Türk milliyetçilerinde” mevcuttur.
Odatv.com